Okullardaki Bulaşıcı Hastalıklar

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Yeni dönemde okulların açılması ile birlikte anne ve babaların en büyük kabusu olan çocuklarına bulaşan birtakım hastalıklardır. Anne ve babalar için okul çocuklarını güvenle emanet edebilecekleri bir yuvadır ve çocuğun aileden sonra sosyalleştiği, topluma girdiği ilk yerdir. Çocukların aile ortamından ilk defa ayrılması durumunda çocuklarda birtakım ruhsal ya da sosyal sorunlar yaşanmaktadır, çocukların bu tür sorunlar yaşadığı dönemde onların desteklenmesi ve onlara daha yakın bir ilgi gösterilmesi gerekmektedir. Çocuklar için okul, onların sosyal aktivitelere katılabileceği ve sağlık gibi önemli bir alanda birtakım alışkanlıkların kazanabileceği bir yerdir. Okullarda havaların soğuması ve çocuğun aile ortamından sonra yeni, kalabalık bir ortama girmesi çocuklarda hastalık çıkarabilir. Okul, sınıf gibi kalabalık ortamlarda belirli bir süre geçiren çocukların bağışıklık sistemi, yetişkinler kadar güçlü bir şekilde gelişmediği için çocuklar çok sık bir şekilde hasta olmaktadır. Çocuklar kendi evlerinde çok hijyen bir şekilde yaşadıkları için, okul gibi kalabalık bir ortama girdiklerinde ve sınıf gibi kalabalık bir ortama girdiklerinde çok çabuk bir şekilde hasta olabilir. Eğer çocuğun sınıfında hastalık virüsü taşıyan bir çocuk varsa, diğer çocukların da hasta olma ihtimali çok yüksektir. Çünkü hastalık virüsü taşıyan çocuğun bir kere bile hapşırması, hastalığın sınıf ortamında yayılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle hastalık virüsü birçok çocuğa bulaşmış olmaktadır. Okullarda aynı zamanda kanama, bayılma, zehirlenme, karın ağrısı gibi rahatsızlıklar da görülmektedir. Bulaşıcı hastalıklara karşı öğretmenlerin çocukları mutlaka bilgilendirmeleri gerekmektedir. Eğer sınıfta hasta olan bir çocuk varsa onun hastalığı bitinceye kadar dinlenmesi gerekir ve bunun için hastalığı bitinceye, kendisini iyi hissedinceye kadar ailesinin okula göndermemesi gerekmektedir.

İnsan vücudunu mikroplara, bakterilere karşı koruyan bağışıklık sisteminin güçlü olması çok önemli bir durumdur. İnsan vücudu ancak bağışıklık sisteminin güçlü olması durumunda mikroplara karşı çok güçlü bir şekilde korunur. Eğer mikroplar ya da bakteriler insan vücuduna bir şekilde girerse, bağışıklık sistemi bu sefer mikropları girdiği noktada yok etmeye çalışır. Bağışıklık sistemi mikropların girdiği noktada mikropları yok etmede başarılı olamaz ise, mikropların insan vücuduna daha çok yayılmasını önleyerek insan vücudunun sadece sınırlı bir bölgesinin enfeksiyonda kalmasına yardımcı olur. İnsan vücudunda bulunan bağışıklık sistemi, insanı ömrü boyunca hastalıklara karşı daima korumaktadır. İnsan vücudunda bulunan bağışıklık sisteminin işlevini akyuvarlar, dalak, timus, lenf bezleri ve kemik iliği gibi birçok organın sağlıklı, güçlü bir şekilde çalışması yerine getirir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ilk olarak anne sütü ile beslenme başta olmak üzere, çocukların gelişim çağında daha önceden geçirmiş olduğu hastalıklar ve uygulanan aşılar büyük, etkili bir rolü oynar. Bu nedenle çocukların gelişim çağında enfeksiyonel hastalıklar çok daha sık ortaya çıkar. İnsan vücudunda bulunan bağışıklık sistemi kötü beslenme, uykusuzluk, aşırı stres, olumsuz hava şartları ve yorgunluk gibi durumlarda yavaş yavaş zayıflamaktadır.

Okullarda Bulaşıcı Hastalıklar Nelerdir?
Okulların açılması ile birlikte ve aynı zamanda havaların da soğuması ile okullarda çok sık görülen bulaşıcı hastalıklar da ortaya çıkmaya başlar. Okulların açılması ile birlikte milyonlarca çocuğun en büyük tehlikesi bulaşıcı hastalıklardır. Yeni öğretim hayatının başlaması ile birlikte birtakım bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmaktadır ve bu hastalıklar Hepatit A yani sarılık, grip, bağırsak solucanları, kabakulak ve uyuz vb. gibidir. Çocukların çok basit yöntemler ile birlikte bu tür bulaşıcı hastalıklardan korunması çok kolaydır. Özellikle okul hayatına ilk defa adım atmış olan çocukların, hiçbir koruyucu jelatini, ambalajı olmayan ve açıkta satılan yiyeceklerin tüketmemesi gerekmektedir. Çocukların yemek saatinden önce ve sonra ellerinin yıkanması, aynı zamanda tuvaletten sonra da ellerinin sabunla yıkanması bu tür hastalıkların bulaşmasını önlemede çok başarılı tedbirler arasında yer almaktadır. Okul gibi kalabalık ortamlarda bulunan çocuklar çok daha sık bir şekilde bulaşıcı hastalığa yakalanmaktadır. Çünkü çocukların bağışıklık sistemi bir yetişkinin bağışıklık sistemine göre daha az gelişmiştir. Çocuklar her gün sınıf gibi kalabalık bir ortamda altı ya da sekiz saat boyunca bir arada eğitim görmektedirler, bu nedenle uzun süre bir arada kalan çocukların bulaşıcı bir hastalığa yakalanma ihtimali çok yüksek olmaktadır. Sağlıklı olan çocuklar derslerinde çok daha fazla başarılı olmaktadır. Bu nedenle çocukların hasta olmasını engellemek için birtakım önlemler alınmalıdır. Çocukların okulda bulaşan birtakım hastalıklar bulunmaktadır. Bu bulaşıcı hastalıklar şunlardır.

Kızamık
Özel bir virüs ile ortaya çıkan ve aynı zamanda bulaşıcı olan bir çocuk hastalığı olarak bilinmektedir. Yetişkin bir insan hayatında sadece bir kere kızamık hastalığı geçirir, eğer çocukluğunda kızamık geçirmeyen bir birey varsa, yaşlılığında geçirme ihtimali çok yüksek olmaktadır. Kızamık özellikle sonbaharda okulların açılması ile artış göstermektedir. Kış aylarında özellikle Mart ve Nisan’da da kızamık hastalığı ortaya çıkmaktadır. Yaz aylarında hiç rastlanan bir hastalık değildir. Kızamık sağlıklı bir insana, hasta olan insanın tükürük damlacıkları, öksürüğü ya da konuşması ile bulaşmaktadır. Çok iyi bir şekilde havalandırılan ve aynı zamanda güneş alan bir alanda kızamığın bulaşma ihtimali bulunmamaktadır. Hastanın kullanmış olduğu oyuncak, çamaşır, bardak, çatal, kaşık gibi bir şekilde bulaşma ihtimali bulunmamaktadır. Kızamığın belirtileri, hafif titreme ve ateşin çıkması ile başlamaktadır, aynı zamanda kızamık olan çocukta bir nezle hali bulunmaktadır. Kızamık hastalığı olan çocuğun gözleri kızarmıştır, ışığa bakmakta çok zorlanır, bademcikleri şişer ve öksürük bulunur. Çocuğun cildinde kırmızı lekeler oluşmaktadır. Hastalık zamanında oluşan kırmızı lekeler beş ya da yedi gün içerisinde kaybolmaktadır.

Grip
Gribal enfeksiyon hastalıklarından biri olan grip, özellikle soğuk kış aylarında ya da mevsim değişikliği gibi durumlarda ortaya çıkar. Çocukların ise okula başlaması ile kalabalık bir ortamda bulaşma ihtimali çok daha fazladır. Çocuklar okula başlamadan önce oldukça hijyenik bir evde yaşar, okula başladıklarında ise daha çok mikrobik bir ortama geçiş yapar. Çocukların bu ani ortam değişikliği ve bağışıklık sisteminin çok gelişmemesi sebebi ile grip ortaya çıkmaktadır. Okul gibi kalabalık bir ortamda bir çocuğun grip olması onunla birlikte birçok çocuğun grip olması anlamına gelmektedir. Çünkü gripli olan bir çocuğun hapşırması ile gribal mikroplar havaya yayılır ve bağışıklık sistemi güçsüz olan çocuklara çok rahat bir şekilde bulaşır. Gribin birtakım belirtileri bulunmaktadır. Bu belirtiler, burun akıntısı, hapşırık, burun içinde ortaya çıkan kaşınmalar, halsizlik, yorgunluk, ateş, terleme ve boğazda meydana gelen ağrı gibidir.

Kabakulak
Genellikle kulak altı başlangıç noktası olan bu hastalık tükürük bezlerinde ortaya çıkan ağrılı büyüme şeklinde olan bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Kabakulak okul çağında olan çocuklarda çok sık görülmektedir ve doğrudan temas yolu ile bulaşıcı olmaktadır. Kabakulak virüsü genellikle insan vücuduna ağızdan girer ve aynı zamanda tükürük bezlerinde şişme ortaya çıkmadan önce bir ya da altı gün boyunca tükürükte virüs bulunur. Tükürük bezleri şiş olduğu sürece beş ya da dokuz gün virüs bulunur. Kabakulak kızamık ya da suçiçeği kadar bulaşıcı özelliğe sahip olan bir hastalık değildir. Kış sonunda ya da ilkbaharda çok sık bir şekilde çocuklarda görülmektedir. Hastalık her yaşta görülse de genellikle beş ya da on yaşındaki çocuklarda daha sık ortaya çıkmaktadır. Orta ya da yüksek şiddetli bir hastalık yaşanıyorsa, birtakım belirtileri bulunmaktadır. Bu belirtiler, yüksek ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, iştah kaybı, yorgunluk ve kulak altında ortaya çıkan şişliklerdir. Çocuklarda çok sık bir şekilde görülen kabakulak aşılama yöntemi ile önlenebilmektedir. Kabakulak hastalığına sahip olan çocukların hastalık süresi boyunca okula gönderilmemesi gerekmektedir. Çünkü kabakulak damlacık yolu ile bulaşmaktadır.

Suçiçeği
Suçiçeği hastalığı genellikle çocuklarda çok sık görülen hastalıklardan biridir. Suçiçeği hastalığı ağır belirtileri bulunmayan ve aynı zamanda virüs özelliği olan bulaşıcı bir hastalıktır. Suçiçeği hastalığının ortaya çıkmasına neden olan varicella-zoster adlı bir virüstür. Varicella-zoster adlı virüs suçiçeği ve zona hastalıklarının oluşmasına neden olmaktadır. Suçiçeği, bu virüsün birinci enfeksiyonu olma özelliğine sahiptir ve aynı zamanda çocukluk çağı hastalığıdır. Zona hastalığı daha önceki dönemlerde suçiçeği hastalığını geçirmiş olan çocukların yetişkinlik ya da ihtiyarlık zamanlarında ortaya çıkan bir hastalıktır. Suçiçeğinin bulaşıcılık süresi döküntüler başlamadan bir ya da iki gün önce başlamaktadır. Bu döküntüler kabuklanana kadar devam etmektedir. Bu döküntüler ise direkt temasla bulaşmaktadır.

Bulaşıcı Hastalıklardan Korunma Yolları
Çocukların okula başlamadan önce mutlaka genel bir muayeneden geçirilmesi gerekmektedir. Okullarda her öğrencinin sağlık dosyasının bulunması gerekir. Bu sağlık dosyalarında çocuklarda olan mevcut hastalıklar, birtakım hastalıklara yatkınlığı bulunan özellikler, öğretim yılı içerisinde ortaya çıkan sağlık sorunları ve uygulanan tedaviler gibi özellikler bulunmalıdır. Okullarda belirli bir zaman aralığında sağlık taramalarının yapılması gerekmektedir. Bu sağlık taraması görme, işitme, bulaşıcı hastalıkların bilinmesi ve erken teşhis konulabilmesi açısından çok yararlı bir uygulamadır. Bulaşıcı hastalık teşhisi konulan çocukların hastalıkları geçinceye kadar okula gönderilmemesi gerekmektedir. Okullarda bulaşıcı hastalığı önleme yöntemi olan aşılar periyodik olarak uygulanmalıdır.

Kızamık

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Kızamık veya Rubeola, özel bir virüsle (Morbilli) meydana gelen, bulaşıcı bir çocukluk hastalığıdır. Kızamığı ilk olarak 860 senesinde Farslı hekim Razi bildirmiştir. Sydenham ise 17. asrın ikinci yarısında hastalığı tarif etmiş ve 18. yüzyıldan itibaren de kızamık salgınları tanınmaya başlamıştır. 1911’de Anderson ve Goldbergen, kızamığı insanlardan maymunlara nakletmişler ve sebebinin bir virüs olduğunu bildirmişlerdir.

Kızamık, çocuk hastalıkları arasındadır. Yetişkinlerde görülmemesi, bunların, çocuklukta kızamık geçirmiş olmalarına ve kalıcı bir bağışıklık kazanmalarına bağlıdır. Eğer çocukluğunda geçirmemişse, yaşlılığında bile geçirebilir. Sonbaharda hastalık artar. Kış aylarında, bilhassa Martta ve soğuk geçen Nisan aylarında en üst seviyeye çıkar. Salgınlar yapar. Yaz aylarında pek görülmez.

Hastalık, sağlıklı bir insana hasta bir insandan genellikle hastanın tükürük damlacıkları, öksürmesi ve konuşmasıyla bulaşır. Ayrıca iyi havalandırılan ve güneş alan bir odada kızamığın bulaşma ihtimali azalır. Ve ayrıca hastanın kullanmış olduğu çamaşır, oyuncak ve yemek kaplarının hastalığın bulaşmasında rolü yoktur. Fakat, kaşık, çatal temizlenmeden ve kısa bir zaman içinde duyarlı bir kişi tarafından kullanılırsa hastalığın bulaşmasında rol oynayabilir. Hastalığın mikrobu, hastaların öksürük ve aksırıkları ile atılan tükrük taneleri üzerinde birkaç saat havada serbest kalır. Teneffüs yoluyla alınarak vücuda yerleşir. Hastalığın kuluçka süresi 9-10 gün kadardır.

Teşhis

Hastalık, hafif titreme ve ateş yükselmesi ile başlar. Nezle hali vardır. Çocuğun gözleri kızarmıştır ve ışığa bakamaz. Bademcikler şişmiştir. Öksürük de vardır. Kızamığın en kat’i belirtisi olarak ağız içinde yanak mukozasında gri-beyaz renkte, iğne başı büyüklüğünde çevresi koyu kırmızı lekeler olan koplik lekeleri görülür. Nezle, öksürük ve konjoktivit (göz iltihabı) ile geçen 3 veya 4 günden sonra 39-40 °C devam eden ateş düşmeye başlar ve bunu takiben kulak ardından, alından ve saçlı deriden başlayan ufak pembe-kırmızı döküntüler ortaya çıkar. Öksürüğün görünmesinden sonra ateş tekrar yükselir, nezle ve konjonktivit daha da artar. Döküntüler, bütün vücuda yayılır, 5-7 gün içinde kaybolur. Kızamık, belli belirsiz seyredebildiği gibi, ölüme kadar götürebilecek derecede ağır da seyredebilir. Vücudun direncini kıran bir hastalıktır. Dolayısıyla seyri esnasında vücutta bulunan birçok fırsatçı mikroorganizma çeşitli iltihabi hadiselere yol açabilir: Orta kulak iltihabı, ağız iltihabı, gastroenterit, zatürre larenjit, bronşit, menenjit, beyin iltihabı gibi.

Kızamık, üç yaşın altında, yaşlılarda ve hamilelerde tehlikelidir. Beslenmesi bozuk, küçük çocuklarda, zatürre ile birlikte ölüme bile yol açabilir.

Rubeola Virüsü (Kırmızı Kızamık ya da Sert Kızamık)

Birey, rubeola virüsünün enfeksiyonunu kaptıktan 10-14 gün içinde semptomlar görünür. Bu döneme, kuluçkalama dönemi adı verilir. Bu dönem boyunca, virüs çoğalır. Semptomlar, iki aşamada meydana gelir.

Erken aşama, aşağıda verilen semptomlarla başlar.

  • Ateş,
  • Halsizlik ya da uyuşukluk hissi,
  • Öksürük,
  • Kırmızı gözler
  • Burun akıntısı,
  • İştah kaybı gibi semptomlar.

Kırmızı kızamık kaşıntısı, iki ya da 4 gün sonra gelişir.

  • İsilik genelde yüzde başlar, ardından gövdeye ve sonrada kol ve bacaklara yayılır.
  • Kaşıntılar, küçük kırmızı yumrular şeklindedir. Bu yumrular birbirlerine karışarak daha görünür hale gelebilir. Uzaktan bakıldığında isilikler tekdüze kırmızı şekildedir.
  • Kızamık olan insanların yanaklarının iç kısmında, “Koplik noktaları” adı verilen küçük grimsi noktalar meydana gelebilir.
  • İsilik, genelde kaşıntılı değildir. Ama, deriyi değiştirebilir. Bu durum, güneş yanığı sonrası soyulmaya benzer bir durum alır.
  • Kırmızı kızamık genelde hafif atlatılan bir hastalık olmasına rağmen, bazen, birkaç ciddi komplikasyon meydana gelebilir. Kırmızı kızamık, bireyleri, bakteriyel kulak enfeksiyonlarına ve zatürreye karşı daha kırılgan hale getirir. Kızamığın bir komplikasyonu olarak zatürre, özellikle bebeklerde ciddi sorunlara neden olabilir. Bu yaş grubundaki ölümlerin çoğundan sorumludur.
  • Her 1000 kızamık vakasından birinde beyin iltihabı durumu görülür. Ve bu komplikasyon ciddidir ve ölümcül olabilir.
  • Kırmızı kızarık, özellikle zayıf bir bağışıklık sistemi olan insanlarda şiddetli şekilde oluşur. HIV virüsüne sahip olan kişiler ya da yetersiz beslenen kişilerde oluşur.

Rubella Virüsü (Alman kızamığı)

Alman kızamığı, kırmızı kızamığa göre daha hafif semptomlardan meydana gelir. Virüsü kapılan süre ile hasta olunan süre arasındaki kuluçka dönemi, 10 gün ile 1 hafta arasındadır.

  • İlk olarak, hastalığa yakalanan insanlar, isiliğin oluşmasından birkaç gün önceden yorgunluk, düşük ölçekli ateş, baş ağrısı ya da kırmızı gözlerin oluşması gibi deneyimler elde ederler. Bu semptomlar, çocuklara göre yetişkinlerde daha yaygındır.
  • Boynun arka tarafında şişmiş, hassas lenf nodülleri oluşabilir.
  • İsilikler parlak kırmızı, pembe renklidir. İsilikler, zamanla birleşebilirler. Genellikle yüz bölgesinde başlar ve gövdenin aşağısına doğru hareket eder. İsilik, genelde kaşıntılı değildir.
  • Enfeksiyon sonrası rubellaya yakalanmış yetişkin kadınlarda, günler ya da haftalar süren ağrılı eklem ağrıları meydana gelebilir.
  • Semptomlar oldukça hafif olabilir. Hastalığa yakalananlar bile farkına varamayabilirler. Özellikle çocuklar.
  • Rubella’nın en korkutucu komplikasyonu ise, doğuştan oluşan rubelladır. Enfeksiyon kapmış hamile olan anneden doğacak olan çocuğa virüsün geçmesi durumudur. Diğer problemlerden bazıları ise, doğumda meydana gelen sakatlıklar, etkilenen çocuklarda katarakt oluşumu, kalp kusurları, işitme güçlükleri, öğrenme yetersizlikleri gibi durumlar oluşabilir. Hastalığın bulaşma riski, en çok hamileliğin erken dönemlerinde olur. Virüs ayrıca, bebeğin düşük olmasına ya da ölü doğmasına da neden olabilir.

Kızamık teşhisi semptomlarına göre değişir. Doktorlar, kızamığı, hastanın hastalık geçmişine bakarak ya da fiziksel muayene sonucu teşhis koyabilirler. Bazı şüpheli durumlarda ise, doktorlar, özel kan testleri isteyebilir ve böylece teşhis koyabilirler. Ancak bu testlere genelde ihtiyaç duyulmaz. Kan testleri, ayrıca, bireyin kızamıklığa karşı bağışıklığının olup olmamasını görmek için de kullanılabilir.

Tedavi Yöntemleri

Hasta sık sık havalandırılan, güneş gören bir odaya yatırılır. Odanın ısısı 18-22 °C arasında olmalıdır. Ateşli dönemde süt, sütlü yiyecekler, meyve suları, et suyu verilir. Hasta isterse, haşlama veya ızgara etler, yumurta, taze meyve ve sebze yedirilmesinde mahzur yoktur. C ve A vitamini faydalıdır. Ve ayrıca kızamığın tedavi için özel bir ilacı bulunmamaktadır. Hasta, nezle ve döküntü bitinceye kadar ayrı bir odada yatırılır. Ağız temizliğine dikkat edilir. Gerekirse, ağrı kesici, ateş düşürücü ilaçlar verilir. Ortaya çıkan başka hastalıklar da varsa tedavi edilir. Kızamığın ihbarı (haber verilmesi) mecburidir. Hastanın en az 9 gün tecridi gerekir. Salgınlarda, nezleli çocukları okula göndermemelidir. Kızamığın tedavi için özel bir ilacı yoktur ama canlı kızamık aşısı vardır (Kızamık aşısı). Bu aşı, kızamıktan korunmada çok faydalıdır. Bu aşı 12 – 15 aylık çocuklara yapılmalıdır. Kızamık, daimi bir bağışıklık bıraktığından, bir defa geçiren bir daha geçirmez. Salgınlarda kızamıktan korunmak için, yerine göre hassas çocuklara kızamık serumları da uygulanabilir. Kızamık aşısı ile çocuk çok hafif bir kızamık geçirmekte ve bir daha kızamık olmamaktadır.

Var olan kızamık enfeksiyonundan kurtulmak için herhangi bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak, virüse maruz kalan kırılgan bireylerin korunması için bazı ölçütler bulunmaktadır.

  • Hastalık Sonrası Aşılanma: Bağışıklığı olmayan insanlara ve bebeklere, hastalığa karşı koruma sağlamak amacıyla kızamık virüsüne maruz kalındıktan 72 saat içinde kızamık aşısı vurulmalıdır. Eğer kızamık hala oluşuyorsa, hastalık genelde hafif semptomlara sahiptir ve kısa bir süre için sürecektir.
  • Globulin Bağışıklık Serumu: Virüse maruz kalan hamile kadınlar, bebekler ve bağışıklık sistemleri zayıf olan insanlar, globulin bağışıklık serumu adını alan protein enjeksiyonları alabilirler. Virüse maruz kalındıktan 6 gün içinde verildiğinde, bu antikorlar, kızamığı engelleyebilirler ya da semptomlarının daha az şiddette geçmesini sağlarlar.

Kullanılan İlaçlar :

  • Ateş Düşürücüler: Siz ya da çocuğunuz için alınan bazı ateş düşürücü ilaçlar, kızamık hastalığı yanında baş gösteren ateşin rahatlatılmasına yardımcı olabilir. Çocuklara ya da ergen bireylere aspirin verirken dikkatli olunmalıdır. Aspirin, 3 yaşından büyüklerin kullanımı için onaylanmasına rağmen suçiçeği ya da grip gibi semptomların giderilmesinde çocuklar ve ergenlere aspirin verilmemelidir. Çünkü, aspirin Reye’s sendromu ile bağlantılı bir ilaçtır. Nadir oluşur ama çocuklarda hayatı tehdit edici bir potansiyeli olabilir.
  • Antibiyotikler: Eğer siz de ya da çocuğunuzda kızamık varken zatürre, kulak enfeksiyonu gibi bakteriyel bir enfeksiyon varsa, doktorlar antibiyotik tedavisi ile tedavi edebilirler.
  • A Vitamini: A vitamini düşük seviyelerde olan insanlarda, kızamığın muhtemel semptomlarının şiddeti daha fazla olmaktadır. A vitamini alımı ile, kızamığın şiddeti azaltılabilir.

Tedavi Sırasında Dikkat Edilmesi Gekenler

Kızamık hastalığının tedavisi olmamasına rağmen, bazı adomlarla, kızamık daha dayanılır hale getirilebilir. Bu adımlar ise;

  • Bolca dinlenmek gerekir,
  • Ilık su ile sünger banyosu, hastanın ateş nedenli rahatsızlığı azaltılabilir.
  • Sıvı kaybını engellemeye yardımcı olmak için bol sıvı tüketimi yapılmalı,
  • Nemlendirici ya da buharlaştırıcı araçlar öksürüğü kolaylaştırabilir.
  • Ayrıca, ağrı kesiciler ve ateş düşürücüler, talimatlara uygun olarak kullanıldıklarında semptomların azaltılmasına yardımcı olurlar.
  • Ancak şunu hatırlatmdaa fayda var. Çocuklara ya da ergenlik dönemindeki bireylere aspirini asla vermeyin. Çünkü aspirin, Reye’s sendromu adı verilen hastalığa neden olmaktadır.

Çocuklarda Bulaşıcı Hastalıklar

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Çocuklar, bağışıklama yöntemlerinin gelişimiyle bulaşıcı hastalıklarla geçmişe oranla daha az karşılaşılmaktadır. Bulaşıcı hastalıklara karşı çocuklarda aşı, etkin bir yöntemdir.

Kızamık
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Etkeni kızamık virüsüdür. Koruma amacıyla kızamık aşısı, mutlaka her çocuğa zamanında yaptırılmalıdır. Kızamık, vücutta kırmızı döküntü, ateş ve öksürüğe neden olan çok bulaşıcı bir hastalıktır.  Tanı için mutlaka doktor kontrolü şarttır. Kuluçka dönemi 8-12 gündür. Vücuttaki döküntüler başlamadan 2 gün önce ve döküntüden 4 gün sonrasına kadar bulaşıcılık sürer. Damlacık yoluyla bulaşır. Döküntü öncesinde 1-2 gün süreyle ateş, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve kuru öksürük görülür, bazen ishal olabilir. Ağız içinde yanakların iç kısmında küçük beyaz lekeler oluşur. 1 hafta süreyle hastalık etkisini sürdürür. Hastalık süresince çocuk yakından izlenilmeli, ateşi kontrol altında tutulmalı, dinlenmeli ve bol bol sıvı tüketmeli, azar azar beslenmelidir.

Kızamıkçık
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Koruma için aşı önemlidir. Tedavisi yoktur. Bir kez geçirdikten sonra bağışıklık kazanılır. Etken, Rubella virüsüdür. Doğrudan ya da damlacık yoluyla bulaşır. Kuluçka dönemi, 14-21 gün arasıdır. Bulaşıcılık dönemi ise, döküntülerin başlamasından önceki 1 hafta ve döküntülerden sonraki 1 haftalık dönemdir. Hafif ateş ve boyundaki lenf bezlerinde şişlik olabilir. Yüzde pembe renkli  döküntüler şeklinde başlar ve tüm vücuda yayılır. Bu durum, 4-5 gün sürer.

Kızıl
Vücutta deride döküntülere neden olan, glomerülonefrit ve romatizmal ateş gibi çok önemli komplikasyonlara yol açabilen bulaşıcı bir hastalıktır. Öksürük, aksırık ve damlacık enfeksiyonu şeklinde görülen kızıl hastalığı, özellikle okul çağındaki çocuklarda yaygındır. Kuluçka süresi 2-5 gündür. Bulaştıktan sonra ateş, boğaz ağrısı, bulantı ve kusma belirtileridir. Bu durumu izleyen 1-2 gün içinde, deride kırmızı leke ve çizgiler oluşur. “Kızıl döküntüsü” denilen cilt bulguları, el ve parmaklarda soyulmaya neden olur. Dilin çilek görünümünü alması, bademciklerin beyaz leke ve iltihapla kaplanması,  hastalığın sık karşılaşılan belirtilerindendir. Bulaşma enfekte insanla doğrudan temasla olur.

Suçiçeği
Genellikle kış ve ilkbahar mevsimlerinde görülür. Aşıyla koruma sağlanabilen bir hastalıktır. Bu nedenle aşı programına mutlaka uyulmalıdır. Virüs, daha ilerleyen yaşlarda zona hastalığına dönüşebilir. Damlacıklar yoluyla havadan bulaşır. Kuluçka dönemi, 14-16 gündür. Mikrop bulaştıktan sonra, ilk belirtiler; hafif ateş, halsizlik, iştahsızlık ve kaşıntıdır. 1-2 gün içinde özellikle yüz ve saçlı deriden başlayan, önce kırmızı leke şeklinde olup, daha sonra sivilceye dönüşen ortası sulu kabarcıklar belirir ve tüm vücuda yayılır. Bunlar, yaklaşık 8 saat sonrasında kabuklanmaya başlar. Döküntüler, genellikle 5-20 gün devam eder. Hastalık süresince çocuk, kontrol altında tutulmalı ve çocuğun odası sık sık havalandırılmalıdır.

Kabakulak
Tükürük bezlerinde şişliğe yol açan viral bir  enfeksiyondur. Özellikle 2-12 yaş arası aşısız çocuklar risk altındadır. Bu nedenle koruyucu olarak aşı önemlidir. Genellikle çocuklarda görülse de erişkin yaşlarda da hastalık geçirilebilir. Etkeni kabakulak virüsüdür. Kuluçka dönemi, 2-3 haftadır. Genellikle ateş, iştahsızlık, halsizlik ile başlar, tükürük bezinin şişmesiyle yanakta kulak altında şişkinlik oluşur. Çocuk; çenesinde ağrı, yutma güçlüğü ve ağız kuruluğu hisseder.  Hasta ile yakın temasla, solunum yoluyla ve aynı bardak, çatal ve kaşığın kullanılmasıyla bulaşır. Bulaşıcı dönem, şişliğin başlangıcından 1 gün  öncesi itibariyle 9 gün boyunca devam eder. Hasta ile temastan 2-3 hafta sonra, mikrobu alan diğer kişide de belirtiler başlar. Hastalık süresince çocuk, kontrol altında tutulmalı ve çocuğun odası sık sık havalandırılmalıdır.

Boğmaca
Çok bulaşıcı bir hastalıktır. Damlacık yoluyla bulaşır. Kuluçka dönemi, 7-10 gündür. Hastalığın başlangıcındaki dönem, bulaşıcılığın en fazla olduğu dönemdir. Bulaşıcılık dönemi, 30-40 gün daha devam eder. Aşı ile sağlanan bağışıklık, 5-7 yıl kadar sürer. Dolayısıyla koruyuculuk süresi bitiminde yeniden aşı olunması yararlıdır. Önce kuru öksürük ve hafif ateş görülür. 1-2 hafta içinde nöbet şeklimde öksürük krizi, öksürme esnasında ciltte kızarma, morarma ve terleme olabilir. Çok küçük bebeklerde solunum durması olabilir. Öksürük sonrası genellikle kusarak balgam çıkarılır. Mutlaka doktor kontrolü şarttır. Bebeklerin hastanede gözetim altında tutulması gerekebilir.

5 . Hastalık
Beşinci hastalıkta etken, parvo virüsüdür. Döküntülü bir hastalıktır. Özellikle 5-15 yaş arası çocuklarda görülür. Çocuklarla temasta olan, önceden bu virüsle karşılaşmamış yetişkinlerde de görülebilir.Kuluçka dönemi 4-14 gün kadardır. Başlangıçta nadiren eklem ağrıları, hafif ateş olabilir. İlk bulgu, yüzde yoğun kızarıklıktır. Daha sonra kol ve bacaklarda kızarıklık ve sonrasında döküntü görülür. Döküntü, 3 hafta içinde kaybolup tekrar oluşabilir. Aşısı ve tedavisi yoktur.

6 . Hastalık
Altıncı hastalıkta etken, herpes virüsüdür. Döküntülü bir hastalıktır.  Sıklıkla 3-18 aylık bebeklerde görülür. Kuluçka dönemi 5-15 gündür. İlk bulgular; yüksek ateş, huzursuzluk ve iştahsızlıktır. Ateş düşürücü alınca, bebeğin biraz daha keyifli olduğu görülür. Yüksek ateşli dönem, 3-4 gün sürebilir. Daha sonra aniden ateş kaybolur ve özellikle gövde, boyun ve kollarda kırmızı döküntü görülür. Döküntü başladığında, bebekte başka bir hastalık belirtisi kalmaz ve ateş düşer. Bağışıklık sistemi normal olan çocuklarda, herhangi bir komplikasyona yol açmaz. Döküntü 1-2 günde kaybolur.